Gecenin uykusuna az kalmışken; Evi saran taze beyaz çiçeğin kokusunu çok iyi hatırlıyorum sanki beni rahatsız etmişti ya da onunla bir çeşit bağ kurmamı sağlayacak kadar güzel kokuyor, belki bu yüzdendi. Sağımda büyük bir dolap vardı, onun varlığı beni ürkütmeye başlarken her şey daha da ağır bir hâl aldı, henüz yeni doğmuş bir bebeğin korkularını yaşıyor gibiydim, her şey git gide sıkışıyor... Bu oda da çok eşya yoktu aslında, olabildiğince geniş bir odaydı, büyük bir dolap, çift kişilik yatak, yatağın tam kenarında çalışma masası, ona eşlik eden gece ışığı, yatağın tam karşısında ise sokağa bakan büyük pencereler ve pencerelerin önünde geçmişten kalan iki yaşlı koltuk, her şeyin başlamasına neden olan o beyaz çiçek. Yatağa uzunca uzanmış, tavanın daha ne kadar aşşağı inebileceğini düşünürken, birden Minel' in ayak ucumda oturduğunu farkettim, en başından beğri ordaydı aslında ama uykusuzken görmekte zorlanıyorum. Minel; otuzlu yaş...
Kayıtlar
Şubat, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Bu gece evden yürümek için ayrılırken, konuşacak çok fazla şeyimiz yoktu, kapıyı kapatıp bakışları altında ayakkabılarımı bağladıktan sonra, sessizce yürümeye başladık. Çok uzun bir yürüyüş olmuştu hatırlayamayacağım kadar uzun bir yürüyüş. Biz yürüdükçe ben adımlarımızı duyamaz oldum ben adımlarımızı duyamadıkça göğsümdeki çelik zırh daha da ağırlaşmaya başladı, birden koşmaya başladığımı hissettim sonra sadece koştuğumu, gittiğim hiç bir yerin olmadığını sonunda düşeceğimi.Sonsuzluk gibi gelen bu gece yürüşünde bir süre boyunca ondan ve topraktan uzaklaşmış, sürekli kafamın içinden geçen keder ve kayıp duygusuna yol açacak olan bütün sorulara ve cümlelere odaklanmıştım, soruları sorup ardından cevapsız bırakıp kendi eksikliklerime duyarsız olmaya devam ettim.Yorulup sakince bir yere oturduk ve kısık bir ıslık gibi güzel melodiler içindeki sesiyle birden konuşmaya başladı: ''Balkonsuz ve metal olmayan o evde penceremden baka...