'' Sesler duyuyorduk kırıkların arasından. Zamanı bölmeye çalışan bir can tatlı sesiyle yapmıştı bu kırıkları. Bir salyangoz kabuğu içinde saklanmıştı yıllarca o turuncu çiçeğin kucağında. '' Bazen sana benzemek istiyorum sonra bu kuşa. Bir ağaç gibi sakin ve gürültülü bir şekilde uzanmak istiyorum gökyüzüne. Aniden heryerdeyim ve aniden tekrar burada sana bakıyorum ama k albimin çok dışında kalmayı arzu ediyorum, dönüşmeyi. Geri döndüğümde artık orada olmayacaklarını bilmeme rağmen.
Kayıtlar
Ocak, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Bugün eve dönüşümün 9. günü, kaybettiğim ve hatırlamakta zorlandığım her şey buraya sıkışmış sanki. Derin bir nefes alıp kapalı gözler ile tüm noktalara ulaşabiliyorum. O kadar ki, kardeşimin yokluğu bile hissedilmiyor bazen. Yine de tüm bu gerçekliğin içine gömülmek zırhımı biraz daha ağırlaştırıyor. Çocuk olduğumuz günlerde üzerinde resimler çizdiğimiz masa, tavan arasındaki oyuklar ve aklımdaki oyunlar… hepsi yerli yerinde. Ama kardeşim Zelune'yi hatırladıkça ağrım biraz daha çoğalıyor, biraz daha ağırlaşıyor ve gömülüyorum. Böyle anlardan sonra kaçmanın ve saatlerce yürümenin, göğsümdeki ağrıyı ve zırhımdaki yoğunluğu hafiflettiğini biliyorum ama beni buraya bağlayan şey tüm haraketimi engelliyor. Yine de kendime acıyıp sabırla ve erdemle bacaklarımı hareket ettiriyorum. Tepkisiz ve nefessiz bana bakan sandalyeye benzememek için zorluyorum kendimi arzu ve tutku ile yürümek istiyorum. Hızlandığımda onlar da güçleniyor, dirileşiyor ve sandalye konuşmaya başlıyor sanki. On...
Benim işaretlerim sadece bir anıya dönüştüğünde karanlığın içinde kendini kaybet. Acıtacağını biliyorum ama korkma.. çünkü benim ateşim seni taşıyacak. Ne olursa olsun.. bu sertleşmiş ve kıvrılmış kökler senin bir parçan. Uzak bir ağacın dibinden gövdene ulaşırlar, sana oraya göstereceğim. Hiçbir güç onları senden alamaz ama bir gün onların varlığını hissetmesen bile, unutma.. senin ateşin her zaman bir tohum taşır ve bu tohum gövdenden geçerek tekrar büyür.