•       Ama aniden, sakin ve saydam, karanlığın içinde görebiliyor olmak ve tekrar, kalbinin çok dışında kalmış, o yaratık kadar çelik kanatlı.

  •       Konuşmasına başlamadan önce, benden bir bardak su istedi, ona suyunu doldurup yavaşça yanındaki sandalyeye oturdum. Suyu ağır ağır içerken bu yaşlı adam, ellerindeki karartı gözlerime dokunuyordu, sormaya cesaret edemedim... Bu anlar içinde, hem ruhunda hem de ağzında uzun bir sessizlik vardı. Bekledim... Sonunda derin bir nefes alıp gözlerini bana dikmeden hafifçe kafasını çevirdi; anlıyor ve biliyormuşçasına gülümsedi. Tüm ağırlığım ve sakinliğimle masada otururken, bana ait olmayan hatıraları anımsıyor ve sessiz bir müziğin odanın içinde nasıl salındığını dinliyordum. Tam konuşmaya heveslenmiş aynı ölçüde cesaretlenmişken, örtüsü olmayan yuvarlak masaya ellerini uzatıp, konuşmaya başladı '' Senin de bildiğin gibi Akrel , her ne kadar sebepsiz yere olmasada, fazlasıyla sessizim... ruhum ve aklım için kaygılanma, henüz onları terk edecek kadar nefret dolmadım şimdi inanıyorum ki yaşlılığım boyunca duyacağım sesler ve göreceklerim beni azaltmayacaktır .'' Bu cümleler onun dudaklarından dökülürken, ruhunun iç çekişini duyabiliyordum. Cemiyetinden uzaklara sürülmüş bu adam, artık sözleri dinlenmeyen yaşlı adam ve öbür tarafta doğanın tüm ışığı. Dünya her tarafta olduğu gibi burada da bitiyor. Yıllar önce Azprahel şöyle derdi '' Kimilerinin  göremediklerini görüyor olmak benim lanetim sevgili Akrel, böylesine insanken böylesine biliyorken.'' Bu nedenle onun ruhunun, inceliğinin ve mütevaziliğinin özü somuttur. Yaşamın ve varlığın derinliğini hissettiğimde onun basitliği şaşırtır beni. Fakat şimdi, tam olarak şu an da, onun ve benim ardımda büyük derin bir karanlık yükseliyor, her birimiz tüm umudumuzu bu karanlığa bağlayacağız. Evlerimizde ve zihnimizde var olmayı sürdüren tüm şekilsiz varlıklara yol vereceğiz. Tekrar onlar gibi gölgesiz, saydam ve ayaksız.

  •     Şimdi bildiklerimin hepsi doğruysa eğer, yıllardır içimden çıkamayan, bu öfkeli ve insanüstü şeyi nasıl adlandırmalıyım, bilmiyorum...